Havza Haber Ajansı’nın aktardığına göre, çocuk eğitimiyle ilgili olarak Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) nakledilen bir hadis, çocuğun hayatının ilk yedi yılını onun “padişahlık dönemi” olarak tanımlar.
Ne var ki bazı ailelerde bu hadis, çocuğa sınırsız özgürlük tanımak ve eğitimi ihmal etmek için bir gerekçeye dönüştürülmüş; bu da zamanla çocuklarda olumsuz davranışların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Öte yandan çocukluk dönemi, kişilik gelişimi ve bireyin ileriki yaşantısındaki davranışlarının şekillenmesinde temel bir rol oynar. Bu nedenle, bu kritik dönemde doğru ve bilinçli bir eğitim büyük önem taşımaktadır.
Peki, hem çocuğa saygı duymak ve özgürlüğünü korumak hem de onu sağlıklı bir şekilde eğitmek için ne gibi yöntemler uygulanabilir?
Bu konuyu daha derinlemesine incelemek ve ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkilerinde nasıl bir yol izlemeleri gerektiğine dair uzman görüşlerini almak adına, psikolog ve aile danışmanı Seyyide Zeyneb Rızvani ile bir röportaj gerçekleştirdik. Yılların deneyimine sahip olan ve çocukların ruhsal ve psikolojik ihtiyaçlarını yakından tanıyan Rızvani, ebeveynler için değerli eğitim önerilerinde bulunuyor. Röportajın detaylarını sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle Havza Haber Ajansı’na vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. İlk sorumuz şu şekilde:
“Çocuğun padişahlığı hadisi” ile “doğru eğitim zorunluluğu” nasıl birleştirilebilir?
Bismillahirrahmanirrahim
Bu önemli soruya şu şekilde yaklaşabiliriz:
Peygamber Efendimiz (s.a.a), İmam Ali (a.s) ve İmam Sadık (a.s) farklı rivayetlerde şuna dikkat çekmişlerdir: “Çocuk, hayatının ilk yedi yılında bir efendi, bir lider, adeta bir padişahtır.”
Bu hadisten çıkan anlam, çocuğun sınırsız bir özgürlüğe sahip olduğu ve ebeveynlerin olumsuz davranışlarına karşı hiçbir tepki göstermemesi gerektiği değildir. Aksine, bu öğreti bize şunu gösteriyor:
Çocuk hata yapabilir, yanlış davranabilir; ancak biz onu yetişkin gibi yargılamamalı, emirler yağdırmamalı, baskı kurmamalı ve ona etiket yapıştırmamalıyız.
Bu yaşlardaki eğitimin temelinde iki önemli sınır vardır:
1. Çocuğun kendisine ciddi zarar vermemesi
2. Başkalarına ciddi zarar vermemesi
Örneğin, bir misafirliğe gittiğinizde çocuk ev sahibinin eşyalarına zarar verirse — diyelim ki bir eşyayı alıp düşürüp kırarsa — burada “çocuk padişahtır” hadisi geçerli değildir.
Bu durumda sorun, çocuğun serbestliğinden değil; ebeveynin ihmali, bilinçsizliği ve rehberlik eksikliğinden kaynaklanır.
Peki, böyle bir durumda — yani çocuk kendisine ya da başkalarına zarar verdiğinde — ebeveyn ne yapmalı?
Elbette eğer çocuk tehlikeli bir yere, örneğin elektrik prizine yönelirse ebeveynin onu sertçe tutup o ortamdan uzaklaştırması gerekir. Bu bir zorunluluktur. Ancak mesele sadece fiziksel tehlikelerle sınırlı değildir. Eğer çocuk başkalarına zarar verecek bir davranış sergiliyorsa, burada da müdahale gereklidir. Ama bu müdahale bağırarak, hakaret ederek ya da cezayla değil, dikkat dağıtma, davranış yönlendirme ve yapıcı alternatifler sunma yoluyla olmalıdır.
Çünkü bu ilk yedi yıl, çocuğun kişiliğinin temellerinin atıldığı çok hassas bir dönemdir. Bu dönemde çocuk, öğrenmeye son derece açıktır ve nasıl yönlendirilirse o yönde şekillenir.
Öğrenme, Gözlemle Başlar
Bu yaş grubundaki çocukların öğrenmesi, “taşa kazınan yazı” gibidir.
En güçlü eğitim yöntemi ise model olmaktır. Çocuk anne ve babasının davranışlarını izler ve onları örnek alır. Dolayısıyla ebeveynin kendi davranışlarına dikkat etmesi, çocuk eğitiminin en önemli basamaklarından biridir.
Bununla birlikte, eğitimi sadece gözlemle bırakmamak gerekir.
Hikâye anlatımı, rol yapma oyunları, yaratıcı etkinlikler, el işi ve sanat faaliyetleri de çocuğun dünyasına hitap eden etkili yöntemlerdendir. Bu tür yöntemler aracılığıyla çocuk, hem eğlenir hem de doğruyu yanlışı, değerleri ve sorumluluğu öğrenebilir.
Eğitim, dolaylı ve oyunla birlikte olmalıdır
Yedi yaş, çocuğun resmi eğitimle tanıştığı ya da oturtulup doğrudan bilgi verildiği bir dönem değildir. Bu nedenle “çocuk efendidir” hadisiyle kastedilen, çocuğun bu yaşta bir padişah gibi görülmesi gerektiğidir. Yani çocuğunuzun bu dönemde oyun oynaması için uygun bir ortam sağlamalı ve ona zarar gelmeyecek güvenli bir alan oluşturmalısınız.
Eğer çocuk, kendine ya da başkalarına zarar vermeye başlarsa, bu durumda ona bağırmak ya da ceza vermek yerine; oyun, hikâye ya da drama gibi yaratıcı yöntemlerle dikkatini başka yöne çekmeli ve onu sağlıklı davranışlara yönlendirmelisiniz.
Örneğin üç yaşındaki bir çocuk, gelişimsel olarak hâlâ benmerkezci olabilir; oyuncaklarını paylaşmak istemez ama başkalarının oyuncaklarını almak isteyebilir.
Bu durumda, çocukla empati çalışması yapmak gerekir.
Peki empati doğrudan anlatılarak öğretilebilir mi?
Kesinlikle hayır.
Bu yüzden hikâye anlatımı, canlandırma ve oyun gibi yöntemler çok etkilidir. Çünkü çocuk bu yolla hikâyedeki karakterin yerine kendini koyar ve örneğin oyuncak paylaşmayan birinin nasıl yalnız kaldığını ya da arkadaşlarını kaybettiğini hissedebilir.
Bu tür yöntemlerle, çocuğun yaşına uygun bir şekilde eğitimi sağlanabilir ve onda önemli ahlaki ve sosyal beceriler gelişmeye başlar.
Aynı zamanda ebeveyn, bu süreçte dikkatli olmalı ve çocuğun hem kendine hem de başkalarına zarar vermemesini sağlamalıdır.
Bu şekilde doğru ve güvenli bir eğitim ortamı oluşturulabilir.
Örneğin, özdenetim eğitimi ya da çocuğun kendisini kötü niyetli kişilerden nasıl koruyabileceğini öğrenmesi de bu yaşta verilmelidir. Peki, bu nasıl mümkün olur?
Cevap: Hikâyeler ve oyunlar aracılığıyla.
Çocuklar oyun oynarken kuralları öğrenirler; örneğin, polis ne yapar, nasıl tepki verir, bir hayvanın davranışları nasıldır, kardeşiyle nasıl geçinmelidir vb. Bunların hepsi, özellikle annelerin çocuklarına gece yatmadan önce anlattığı hikâyelerle kazandırılabilir.
Ayrıca, anne-babalar gün içinde mutlaka çocuklarına özel zaman ayırmalı ve onlarla birlikte oyun oynamalıdır. Bu oyun sürecinde, kurallar ve yaşam becerileri çocuğa doğal bir şekilde aktarılabilir.
İlginç olan şu ki, en küçük görgü kuralları bile — örneğin teşekkür etmek, sırasını beklemek, büyüklerle nasıl konuşulacağı — oyun ya da rol yapma yoluyla çok etkili şekilde öğretilebilir.
Bu nedenle unutmayın, ister Kur’an eğitimi olsun, ister başka bir konu doğrudan ve klasik yöntemlerle çocuklar üzerinde daha az etkilidir.
Eğer gerçekten etkili bir eğitim istiyorsanız, oyun, drama, hikâye ve yaratıcı yöntemlerle bu süreci yürütmeniz gerekir.
Röportaj: Semira Golkar
yorumunuz